Samsun’da 1980 yılında Hürriyet Haber Ajansı’nda (HHA) çalışırken geçici olarak Hürriyet Gazetesi’nin ortak olduğu Trabzon’da yeni kurulacak Karadeniz Gazetesi’nde göreve başlamıştım. Aynı zamanda da Hürriyet Gazetesi’ndeki görevime devam ediyordum.
O zamlar Trabzonspor her zaman ki gibi şampiyonluğa oynuyordu.
Hocası da efsane bir isimdi.
Yani Ahmet Suat Özyazıcı.
Bende görevim gereği Trabzonspor ile her deplasmana gidiyordum.
Her gün hem Hürriyet Gazetesi’ne, hem de Karadeniz Gazetesi’ne haber ve yorumlarımı gönderiyordum.
Bu nedenle Ahmet Suat Özyazıcı hocamla aram çok iyiydi.
Beni de çok severdi.
Her zaman hatırımı sorardı.
Tarifsiz şekilde alçak gönüllü bir insandı.
1980 yılında Samsunspor’da oynayan Sinan Ünal’ı Trabzonspor’a transfer etmek istiyorlardı. Ahmet Suat Özyazıcı hocam Karadeniz Gazetesi’nin matbaasına geldi.
O dönemin Trabzonspor Kulüp Başkanı olan Şamil Ekinci, aynı zamanda da Karadeniz Gazetesi’nin de ortağı idi.
Suat hocam, Şamil Ekinci’nin odasına girdi ve beni yanlarına çağırdı.
Sinan Ünal’ın samimi olduğum için bana kendisinin karakterini sordular.
Bende kendisinin çok efendi, düzgün karakterli birisi olduğunu söyledim.
Sonra bana teşekkür ettiler ve bende odadan ayrıldım.
İlerleyen günlerde Sinan Ünal’ı transfer ettiler.
Aradan yaklaşık 6 ay geçtikten sonra Suat hocam bir idmanda beni yanına çağırdı.
“Davut, gerçekten Sinan dediğin gibi bir insanmış. Teşekkür ediyorum” dedi.
Bende onun bu söyleminden çok mutlu oldum.
Sinan sezon içerisinde uzun bir sakatlık geçirdi.
Ama ona rağmen oynadığı sürede rakip fileleri 10 kez havalandırarak takımına önemli katkı sağladı.
Bir de Suat hocam deplasmanlarda boş zamanlarda eşli batak oynamayı çok severdi.
Galatasaray maçı için gidilen bir İstanbul deplasmanında Maçka Otel’de beni yanına çağırarak, “Davut, sen Sinan’ın al, ben de kaptan Turgay’ı alacağım. Samsunlu-Trabzonlu gibi batak oynayacağız” dedi.
Bende kendisine, “Hocam bak biz sizi yeneriz” diyince kahkaha attı.
Sonucunu söylemeyeyim ama keyifli bir oyun olmuştu.
Birde her gün gazeteye haber yapmak zorunda olduğum için sürekli kendisini arıyordum.
Neredeyse benden bıkmıştı.
Bana, “Davut, artık sen benim basın sözcümsün. Bana bir şey sorma. Her gün takip ediyorsun. Sen işini bilirsin. İstediğin gibi yaz” demişti.
Onun bu söylemi beni gerçekten çok gururlandırmıştı.
Çünkü bana bunları söyleyen isim 4 Birinci Lig (Süper Lig) şampiyonluğu, 1 İkinci Lig (Spor Toto 1. Lig) şampiyonluğu, 3 Türkiye Kupası, 5 Cumhurbaşkanlığı Kupası, 2 Başbakanlık Kupası ve 1 Kıbrıs Barış Kupası kazanan bir teknik adamdı.
Şimdiki hocalar kendi telefonlarını bile vermekten çekiniyorlar.
“Asistanımla konuş o bana iletir” diyorlar.
Ama onların ömrü ise 6 haftada bitiyor.
İşte Suat hocamın farkı buydu.
Türk futbolu büyük bir spor adamını kaybetti.
Mekanın cennet olsun, nur içinde yat Suat hocam.